Uykuya dalmamak için senli günleri düşünüp günün en güzel yerinde uyuya kaldığımı kimse bilmiyor.Yoksa herkes bana "aptal aşık" sıfatını yakıştırırdı.Bilirsin herşeyi kendime yakıştıramıyorum, sen buna gurur de ben utanç. Otobüste cam kenarına oturmaya korkar oldum ki sorma gitsin. Kahkalarımız camları titretiyor olacak ki uyuyamıyorum. Yolların akışında ikimizi diriltiyor başlıyorum yine bilmem kaçıncı kısa metrajlı filmimize.
Deniz kenarındaki bankta omzunda uyanırken buluyorum kendimi.Senin yanındayken açlığımı hissetmiyor olmamdan galiba aldığım ilk simiti martılara veriyorum tüm cömertliğimle.Ellerim üşüdüğünde şimdi ki gibi cebime koymayı değil ellerini tutmayı tercih ediyorum. Ölümü her an hissettiğim için , bir anlık denize atlayıp sonsuzluğa karışma fikrini ortaya atıyorum.Esasen amaç beraber ölmek.Sonra tabiki bu şapşallığıma gülüyoruz.Sen gülünce mimiklere gerek olmadan gülüyor,adeta uçuyorum. Sonra birden irkiliyorum ki kornalar falan anlayacağın yine halisülasyonlar...
Ne sen varsın ne de elimde kalan birkaç susam kırıntısı...Gözlerim deniz oluyor hırçın dalgalı bir derya.Ufukta yalnızlık çizgisi görülmeyecek kadar geniş bir derya.
Gelseydin keşke ,dalsaydın denizime,daireler çizerek tıpkı küçük su damlaları gibi yayılsaydın hücrelerime.İnan içim dışım gibi değildir.Okyanusların altı kadar berrak,turuncu mercanlar kadar renkli.Ağlamaktan oluşan yosunlarımı sökseydin tek hamlede.Şimdi sen yoksun ya ne mavilik var, ne su halkaları..
Şimdi yemyeşil bir deniz var dibi yosundan görülmeyen...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder