15 Temmuz 2011 Cuma

Yavaşlıyor Ama Durmuyor Dünya

Görmediğin bir uçurum kenarında ayaklarım, gözlerim bilmediğim uzaklara bakıyor.
Kapatıp sessizce suretimi, sesleri dinliyorum. Hislerimin esiri olmamaya çalışıyorum çünkü o zaman dünyam küçülüyor, tek bir kişiye odaklanıyorum, ve bu dertten benim gibi yüzlerce kişi muzdarip.Duyguları düşünüyorum sonra.Bir işe ne zaman duygu katsak mantık orada yok oluyor. Zaten duyguda mantık olsaydı duygu olamazlardı.Duyguların değişkenliğine göre mutlu veya mutsuz hallerimiz oluyor. Bazen mutsuzluktan tüm damarlarım tıkanacak gibi olduğunda hayatın ciddi biçimde doğrusal olduğunu ve geri dönüşü olmadığını hatırlıyorum.Tabii birde "hatırlamak" , "unutmak" kavramı var mutluluk kısmının dışında. Hatırlamak için harcadığımız çabadan çok daha fazlasını unutmak için harcıyoruz.
Bu lanet duyguyla hepimiz cebelleşiyoruz adeta.
Bugünler dün oluyor biz şimdiki zamandayken . Kimimiz hangi şimdiki zamanda bilinmez  orası. Herkes bir ana takılıp kalıyor, kaldıkça gramafona takılan plaklar gibi çiziliyor kalpleri .Hiç sevmediğin berbat şarkıları ezbere bilmen gibi ironik bir duygu unutmak.Unutmaktan ziyade unutulmayan insanlar desek daha iyi olur. Bunlar bir süre sonra eskiyor zaten. Eskiyen yokluğuna alışılmış olandır bence.Sonra kendini kandırma leveli başlar. Bu zehri birkez tatmışan -kendini kandırmayı- bir daha kendini kurtaramazsın.Sonra düşünmemeye başlarsın bu level biraz gecikebilir. Bunun sebebi de değmediğini geç farketmektir.Birşeyleri kavramışındır az çok ama vakit geçmiştir.Unutmak öğrenmekten daha çok zaman alır daima, ve sonunda  birgün gelir diye çok şeyin adı küçük yazılır , silinmez anlar , karşı konmaz özlemler peşi sıra gelir.Bir yanın eksik , bir yanın yarım bir yarın üşüyor kim bilir.. Şimdi başında da belirttiğim gibi yürüyorum bir başıma uçurumun kenarında yolun sonun da sen yoksan hoşgelin ölüm bana...

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Anılar Başladı mı?

Zaman geçiyor mu geçiriyor mu orası bilinmez ama ne yana baksanız anılarınız canlanıyor sanki.İnsanlar dışardan o kadar farklı görünüyor ki içlerine girince bir karmaşa ile karşılaşıyorsunuz.Binalara bakıyorsunuz ama içindeki ışıklarda neler döndüğünü tahmin bile edemiyorsunuz. Hayat böyle işte ihtimallerle dolu ve biz bu ihtimaller denizinde bir batıp bir çıkıyoruz.2 ay önce yaşadığım olayları yıllar önce yaşamış gibiyim o günlerden geriye kalan sadece özlem , özlemek nasıl bastırılır nasıl delice bir duygudur bilemezsiniz... İnsan bazen bir şarkıda , bazen bir telefon konuşmasında hisseder özlemini. Anıların insanı delirten bir ihtişamı var. Birilerine anlattıkça tatlanıyor sanki. Her harfin arkasında onlar kadar ünlü olmayan özlemlerim var.Sevgimiz heceler uzadıkça büyüyor ve bir virgül bizi birbirimize bağlıyor. İnsan asla şimdiki zamanı yaşamıyor , ya geçmişte yada gelecekteki hayallerde. Yerini sen belirliyorsun .Bazen ne yana dönseniz anılarınıza çarpıyorsunuz ve bu anları yaşamamak için geçmişi özlememek için çocukluğumuzu özlüyoruz.İnsan bide kokuları unutamıyor tabii. Herkesin kendine has bir kokusu oluyor , ve sen özlemekdikçe esmiyor , sen düşündükçe gitmiyor... Bazen zaman esse rüzgar geçse diyoruz. Geçmişi hatırlamamak için yaşamadığımız bir geleceğe özlem duyuyoruz. Biz insanlar gerçekten gerçekten garip varlıklarız. Olmayan şeyleri , aslında yaşamadığımız aşkları gitmediğimiz ülkeleri özlüyoruz. Hayal dünyasında yaşadığımız için o dünyayı özlüyoruz. Ben mesela mutluluğun nirvanasını özlüyorum halbuki öyle bir zaman yoktu sadece ben var zannetmiştim kısacası ;
Hayatın içimde büyüdüğünü hissetmezsem, dışımdaki hayatı hiçbir zaman kabullenemeyeceğim